SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MUKATEB

<< 1121 >>

AKöle Kitabeti ile ilgili açıklama:     Ruyani şöyle der: (Kölenin çalışarak kendi değerini ödemek konusunda efendisiyle anlaşarak özgürlüğüne kavuşmasını sağlayan) kitabet, İslam dinine özgü bir kurumdur. İslam öncesi dönemde böyle bir uygulama yoktu ve bilinmiyordu. Ama diğer alimlerin sözlerinden bunu anlamak hayli zordur. Mesela İbnü't-Tın de şöyle kaydeder: Kitabet İslam öncesi dönemde yaygın bir adetti. Hz. Nebi (s.a.v.) bu uygulamayı devam ettirdi.    İbn Huzeyme, Berire ile ilgili hadisi değerlendirirken şöyle demiştir: "Berire'nin, İslam döneminde kendisiyle ilk kitabet sözleşmesi yapılan cari ye olduğu söylenir. Araplar İslam öncesi dönemde Medine'de köleleriyle kitabet sözleşmesi yapıyorlardı. İslam döneminde kendisiyle ilk kitabet sözleşmesi yapılan köle Selman'dır. Bunu Buyu (Alışveriş) bölümünde "Müşriklerle alışveriş" konusunda zikretmiştik.

 

İbnü't-Tin İslam döneminde kendisiyle kitabet sözleşmesi yapılan ilk kölenin Ebu'l-Müemmil olduğunu ve Hz. Nebi s.a.v.'in "Ona yardımcı olun" buyurduğunu; ilk cariyenin ise Berire olduğunu nakleder. Nitekim Berire ile ilgili hadis bu bölümün konuları arasında ileride gelecektir.    Hz. Nebi'in vefatından sonra kitabet sözleşmesi yapılan ilk köle ise Hz. Ömer'in azatlısı Ebu Ümeyye, sonra Hz. Enes'in azatlısı Slrln'dir.   Kitabet sözleşmesi farklı şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımlardan en güzeli "Kölenin azat olmasını özel bir bedel şartına bağlamaktır."

 

 

باب: إثم من قذف مملوكه. وباب: المكاتب، ونجومه في كل سنة نجم.

1. MÜKATEB KÖLE HER YIL BİR TAKSİT ÖDER

 

وقوله: {والذين يبتغون الكتاب مما ملكت أيمانكم فكاتبوهم إن علمتم فيهم خيرا واتوهم من مال الله الذي آتاكم} /النور: 33/.وقال روح، عن ابن جريج: قلت لعطاء: أواجب علي إذا علمت له مالا أن أكاتبه؟ قال: ما أراه إلا واجبا. وقاله عمرو بن دينار. قلت لعطاء: تأثره عن أحد، قال: لا. ثم أخبرني: أن موسى بن أنس أخبره: أن سيرين سأل أنسا المكاتبة، وكان كثير المال فأبى، فانطلق إلى عمر رضي الله عنه فقال: كاتبه، فأبى، فضربه بالدرة ويتلو عمر: {فكاتبوهم إن علمتم فيهم خيرا}. فكاتبه.

"Ellerinizin altında bulunanlardan (köle ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin"[Nur 33]   Ravh, İbn Cüreyc'ten nakletmiştir: İbn Cüreyc şöyle der: Ata'ya "Kölemin malı olduğunu bildiğim zaman onunla mükatebe yapmam farz olur mu?" diye sordum. "Zannetmem ki farzdan başka bir şeyolsun!" diye cevap verdi.

 

Amr İbn Dinar da şöyle demiştir: Ata'ya "Buna dair kimseden bir haber nakledebilir misin?" diye sordum. "Hayır" dedi. Sonra Musa İbn Enes'in, Sirin hakkında kendisine şöyle bir haber naklettiğini anlattı: Sirin, Hz. Enes ile mükatebe sözleşmesi yapmak istemişti. Çok malı vardı. Hz. Enes buna yanaşmadı. Sonra Sirin durumu Hz. Ömer'e iletti. Hz. Ömer Enes'in onunla mükatebe sözleşmesi yapmasını söyledi. Hz. Enes yine yanaşmadı. Bunun üzerine Hz. Ömer elindeki kırbaçla ona vurarak "eğer kendilerinde bir hayır görüyorsanız hemen mükatebe yapın" ayetini okudu. Bunun üzerine Hz. Enes onunla mükatebe sözleşmesi yaptı.

 

وقال الليث: حدثني يونس، عن ابن شهاب: قال عروة: قالت عائشة رضي الله عنها:

 إن بريرة دخلت عليها تستعينها في كتابتها، وعليها خمسة أواق، نجمت عليها في خمس سنين، فقالت لها عائشة ونفست فيها: أرأيت إن عددت لهم عدة واحدو، أيبيعك أهلك فأعتقك، فيكون ولاؤك لي؟ فذهبت بريرة إلى أهلها، فعرضت ذلك عليهم، فقالوا: لا، إلا أن يكون لنا الولاء، قالت عائشة فدخلت على رسول الله صلى الله عليه وسلم فذكرت ذلك له، فقال لها رسول الله صلى الله عليه وسلم: (اشتريها فأعتقيها، فإنما الولاء لمن أعتق). ثم قام رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (ما بال رجال يشترطون شروطا ليست في كتاب الله، من اشترط شرطا ليس في كتاب الله فهو باطل، شرط الله أحق وأثق).

 

[-2560-] Aişe r.anha'dan rivayet edilmiştir: Berire, Aişe r.anha'ya geldi ve kitabet bedelini ödemesi için ondan yardım istedi. Borcu beş ukiyye  idi ve beş yıla dağıtılmıştl. Hz. Aişe ona sahip olmak istedi ve "Sahiplerine ben bu bedeli peşin ödesem, seni bana satsalar, ben de seni az at etsem vevela hakkın bana ait olsa olur mu?" dedi. Berire sahiplerine gitti ve bu teklifi' iletti. Sahipleri "Hayır, vela hakkın bize ait olursa ancak öyle" dediler. Hz. Aişe şöyle anlatıyor: Allah Resulü'nün Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanına girdim ve olayı ona anlattım. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sen onu satın al ve azat et. Vela hakkı ancak azat edene ait olur" buyurdu, sonra cemaat içinde doğruldu ve: "Bazıları niye Allah'ın kitabında olmayan şartlar koşuyorlar! Bir kimse, Allah'ın kitabında yeri olmayan bir şart koşarsa bu şart geçersizdir. Allah'ın şartı uyulmaya daha layık ve daha sağlamdır" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Kitabet taksiti, mükatep kölenin belirli periyotlarla sahibine ödediği belirli miktardaki maldır. Arapçada buna (yıldız anlamında) "necm" denir. Bu adlandırmanın çıkış sebebi şudur: Araplar ticari işlemlerini yıldızın doğmasına ve yörüngelerine göre düzenlerlerdi. Çünkü sayılarla işlem yapmayı bilmezlerdi. Borçlanan kişi, "falanca yıldız doğduğu zaman senin borcunu öderim" derdi. Bundan dolayı bu vakitlere (yıldızlar anlamında) "nücum" denilmiştir. Sonra belirli periyotlarla ödenen mala "necm" denmiştir.

 

Buhari'nin başlığından kitabet 'sözleşmesinde bedelin taksitlere bağlanmasının şart olduğu anlaşılmaktadır ki Şafii'nin görüşü de budur.

 

Buhari Hz. Ömer'in uygulamasından, köle talep ettiği zaman kitabet sözleşmesi yapmanın ona göre farz olduğu sonucunu çıkarmıştır. Çünkü Hz. Ömer'in Hz. Enes'i bu teklife yanaşmadığından dolayı birazcık dövmesi bunu gösterir. Ancak bundan kesin olarak bu sonuç çıkmaz. Çünkü Hz. Ömer'in onu güçlü bir mendubu terk ettiği için dövmüş olması da mümkündür.

 

 

باب: ما يجوز من شروط المكاتب، ومن اشترط شرطا ليس في كتاب الله.

2. KİTABET SÖZLEŞMESİNDE KOŞULABİLECEK ŞARTLAR

 

فيه ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

"Her kim Allah'ın kitabında olmayan bir şart koşarsa ... " Bu konuda İbn Ömer'den rivayet edilmiş bir hadis vardır.

 

حدثنا قتيبة: حدثنا الليث، عن ابن شهاب، عن عروة:

 أن عائشة رضي الله عنها أخبرته: أن بريرة جاءت تستعينها في كتابتها، ولم تكن قضت من كتابتها شيئا، قالت لها عائشة: ارجعي إلى أهلك، فإن حبوا: أن أقضي عنك كتابتك ويكون ولاءك لي فعلت. فذكرت ذلك بريرة لأهلها فأبوا، وقالوا: إن شاءت أن تحتسب عليك فلتفعل، ويكون ولاؤك لنا، فذكرت ذلك لرسول الله صلى الله عليه وسلم، فقال لها رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ابتاعي، فأعتقي، فإنما الولاء لمن أعتق). قال: ثم قام رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (ما بال أناس يشترطون شروطا ليست في كتاب الله، من اشترط شرطا ليس في كتاب الله فليس له، وإن شرط مائة مرة، شرط الله أحق وأوثق).

 

[-2561-] Urve'den rivayet edildiğine göre Aişe r.anha şöyle anlatmıştır: Berire Hz. Aişe'ye gelmiş ve kitabet bedelini ödemesi için yardım istemişti. Henüz kitabet bedelinden hiç taksit ödememişti. Hz. Aişe ona: "Sahiplerinin yanına git. Senin kitabet bedelini ödememi ve vela hakkının bana ait olmasını kabul ederlerse bunu yaparım" dedi. Berire bu teklifi sahiplerine ilettiğinde teklife yanaşmadılar ve "Allah rızası için satın alıp azat etmek istiyorsa ücretini ödesin, ama vela hakkın bize aittir" dediler.

 

Aişe diyor ki: Bunu Allah Resulü'ne anlattım. Allah Resulü "Satın al ve azat et. vela hakkı azat edene aittir" buyurdu. Sonra oturduğu yerde cemaat içinde doğruldu ve "Bazıları niye Allah'ın kitabında yeri olmayan şartlar koşuyorlar. Her kim Allah'ın kitabında olmayan bir şart koşarsa bunun hiçbir geçerliliği yoktur; isterse böyle yüz şart koşsun. Allah'ın şartı uyulmaya daha layık ve daha sağlamdır" buyurdu.

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن نافع، عن عبد الله ابن عمر رضي الله عنهما قال: أرادت عائشة أم المؤمنين أن تشتري جارية لتعتقها، فقال أهلها: على أن ولاءها لنا، قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (لا يمنعك ذلك، فإنما الولاء لمن أعتق).

 

[-2562-] Abdullah İbn Ömer r.a.'den rivayet edildi, dedi ki: Aişe r.anha azat etmek düşüncesiyle bir cariyeyi satın almak istemişti. Cariyenin sahipleri  "Vela hakkı bize ait olmak şartıyla olur" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü Berire: "Bu şart seni engellemesin. Çünkü vela hakkı azat edene aittir" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     "Şurut" (Şartlar) bölümünde geleceği üzere, "Allah'ın kitabında olmayan" ifadesi, Allah'ın kitabına aykırı olan demektir.

 

İbn Battal şöyle der: Burada "Allah'ın kitabı", Allah'ın hükmü demektir ki Kur'an'ı, sünneti ve icma'ı kapsar. İbn Huzeyme ise şöyle demiştir: "Allah'ın kitabında olmayan" ifadesi, Allah'ın hükmünde caiz veya farz olmayan demektir. Yoksa Allah'ın kitabında bulunmayan bir şart koşulduğu zaman her ne olursa olsun geçersiz olacağı anlamında değildir. Çünkü alışverişte kefil şart koşulabilir ve bu şart geçersiz olmaz. Satım bedelinde bazı nitelikler veya taksitler vb. şartlar koşulabilir. Bu da geçersiz olmaz.

 

Kurtubi ise şöyle kaydeder: "Allah'ın kitabında olmayan" ifadesi, genel hatlarıyla veya ayrıntılı olarak Allah'ın kitabında meşru kılınmamış olan, anlamındadır. 

 

Bunun anlamı şudur: Mesela bazı hükümlerin ayrıntısı Allah'ın kitabından elde edilebilir, abdest gibi. Bazı hükümlerin ise ayrıntısı yoktur ama genelolarak Allah'ın kitabından elde edilir, namaz gibi. Bazı hükümlerin ise esas (asıl) oldukları belirlenmiştir. Kur'anın sünnet ve icma'ın ve doğru kıyasın asıl delil olduğunu göstermesi gibi. Bu asli delillerden ayrıntılı olarak elde edilen bütün hükümler Kur'an'dan genel hatlarıyla elde edilir.

 

"isterse böyle yüz şart koşsun.. " Allah'ın kitabında yeri olmayan bir şartı pekiştirrnek için, kişi yüz defa tekrar da etse koştuğu şart geçersizdir. Kurtubi bu hususta şöyle der: Bu ifade mübalağalı bir anlatım için olup ve şu anlama gelmektedir: Meşru olmayan şartlar sayıca çok da olsa geçersizdir.

 

Bu ifadeden meşru şartların geçerli olduğu sonucu çıkar. Nitekim Şurut (Şartlar) bölümünde bu belirtilecektir. (2718.hadis)